Kendimle
Dertleşme
Dertleştim
içimde deli ozanla
Hayat güzel ya ben bunaldım dedi!
Yüreğini açıp güldü acıyla
Bu topraktan ödünç can aldım dedi!
Yıllarca kahrını çektim beylerin
Özlemi içime sığmaz köylerin
Hasret dile vurur türkü söylerim
Ondan şiirlere yöneldim dedi!
Çelik olduk ocaklara sürdüler
Hayat güzel ya ben bunaldım dedi!
Yüreğini açıp güldü acıyla
Bu topraktan ödünç can aldım dedi!
Yıllarca kahrını çektim beylerin
Özlemi içime sığmaz köylerin
Hasret dile vurur türkü söylerim
Ondan şiirlere yöneldim dedi!
Çelik olduk ocaklara sürdüler
Hak
dedikçe her gün acı verdiler
Yargısız dalımda gülü kırdılar
Ben kendime bile sanaldım dedi!
Yargısız dalımda gülü kırdılar
Ben kendime bile sanaldım dedi!
Bilmem ki
ne deyip ne söylemeli
Haniya adalet
mülkün temeli,
Bu değilmiydi ki zulmün emeli
Bu değilmiydi ki zulmün emeli
Ben kan
taşıyan bir kanaldım dedi
Zalimin elinde güller solarken
Testimi kırdılar suyum dolarken
Odtü de
vuruldum sessiz ölürken
İnsanı sevmekle yanıldım dedi!
Yargıçlar halime şöyle baktılar
Durup düşünmeden kibrit çaktılar
Her celsede bana kıyıp yıktılar
Yıkılmaz dağ iken yenildim dedi!
İnsanı sevmekle yanıldım dedi!
Yargıçlar halime şöyle baktılar
Durup düşünmeden kibrit çaktılar
Her celsede bana kıyıp yıktılar
Yıkılmaz dağ iken yenildim dedi!
Yurtlarda üstüme geldi kaçıklar
Şimdi
aç ve işsiz bizim çocuklar
Gayrı
üşütüyor sarı sıcaklar
Vurguniyim,
deli, denildim dedi!
Yaşamdan Üşüdük
Bir zamanlar çocuktuk
Bizimde dağlarımız vardı
Dağlarda gezer Mantar toplardık
Bazen arı kovanına rastlardık
Aç bebelerin memeye saldırması gibi
Kovandan sızan “bal”a üşüşürdük.
Aç bebelerin memeye saldırması gibi
Kovandan sızan “bal”a üşüşürdük.
Şimdi
şehirlerdeyiz.
Duygularımız
tutsak benliğimiz esir
Makinelere
dişli diye takıldık
Her sabah
kendi yüreğimizi çektik çarmıha
Açlığa katık
ediyoruz eksoz gazlarını!
Yaşamdan üşüttüler bizi….
Kendin Olabilmek
İçinden geçip gittiğimiz seneler
misali,
zaman!
Sonu gelmeyen bir film şeridi
gibi
Birine biten başlangıçlar---
diğerinde yeniden
başlar.
Terk etmek istemesen de
Fark edemesin geçmişine kapanan
gözlerini
Beyaz sayfalar arasındaki
karalamalar
kalır yarına.
Bir şiir / ya da notası yarım bir
türkü,
Yani senden geriye kalan kısa bir
öykü---
anlatır sessizliğinde seni, yaşarsın.
Kendin olabilmekte saklıdır yaşamın
sırrı
Esiri olmamış san kör inançların
(Tanrının) - korkunun tutsağı olamamışsan,
Kendi benliğinle barışık
olabilmektir asıl –
-Ki
yaşarsın sonsuza.
Küllerimizden yoğrulur
oyuncaklarımız.
Biz toprak yolların-
tozlarında başladık yürümeye
Ki oyuncak küllerimiz e tutunarak...
Bir Bilinmez
İçimde sancılı hüznün dumanı
Esiyor yürekte sevda sözleri
Uzanır ellerim yorgun yıllara
Ayakların tutsağıdır yolların
Gözlerimde zamana yayılır derin
uyku
Esir duyguların görünmez ufku
Sürgün hayallere yenik bakışlar
Dikeni acıtır kızıl güllerin
Ölüm yayılıyor tüm zamanlara
Yarını yaşamak umut bir yanda
Varır hayat dayanır olmazlıklara
Çizgilenir alnımda izi yılların
İşte bir bilmece bizdeki yaşam
Yığılır aynada yüzüme anılar
Gün yorarda kaçıramam benden ben
beni
Kapılır giderin akışına sellerin
İstemesem de alır benden beni
benliğim
Kendimden çok uzak geçti gençliğim
Bir bilinmeze vardı neden kaçtığım
Yokluğa açıldı bütün fallarım
Yasak Bizlere
Başımda sancılı dumanı hüznün
Geleceği anmak yasak bizlere
Yarına başlangıç o ilk günün
Sevdasına yanmak yasak bizlere
Şiirler tutuşur türküler yazsak
Sürgünüm yurdumda hayaller tutsak
Kör bir düğüm bilmem biz nasıl çözsek
Alev aldık sönmek yasak bizlere
Zaman bir pranga ayaklarımda
Ellerim ümide açık yarında
Henüz doğmamış ana karnında
Bebeye yüz dönmek yasak bizlere
Bilincin sırrını saldık dağlara
Çizgilenir döşte kanayan yara
Varıp ta dayanır olmazlıklara
İmkânsızı yenmek yasak bizlere
Yürekten silemem gülün rengini
Duygular benimle eder cengini
Vurgun, i başımda dağlar yangını
Enginlere inmek yasak bizlere
Hayalimde Sen Sarsın
Gece yüklü yarınlardan geçerken
Yarım kalmış bir ümitle bağlandım
sana
Ellerinin sıcaklığına tutunarak
Gözlerinden yudumladım aşkı
Haydi, bırak hayalini ateşli kollarıma
ki.
Ömür ağacımız yaprak dökmesin.
Sessizce soluklansın kollarımızda
aşk
Duygular / düşlerimin kızıllığınca yangın yüklü.
Uç verir mavi bulutların ötesinden
hayat
Mor düşlerle süslenir gözlerimde
hayallerin
Cenneti anımsatan yüzün ile/
oynaşır iken bakışlarım
Bir demet gül ümitle haykırır-
seni seviyorum….
Savrulur kollarımdan ateşi hayalin
Tutuşur karanlıkları ayrılığın-
-başlar kanamaya gece
Gönül yarası acılara tutunur
sevdalar
ki aşkı
anlatır
Yanmışlığımın izleri var hala küllerimde
Cenneti anımsatan gözlerinle-
Hayalimde sen varsın.
Ki, sensiz yalnızlığın gölgesine
düştü sevda
Şimdi kaybedişlerin çırpınışları
saklı avuçlarımda
Oysa ne hayallerim vardı seninle-
Henüz
ellerinden tutmadığımız.
Ay Doğar, Yar, Gecelere, Çocuk.
Ağlayıp kanatma yüreğimin
kıyılarını
Umudum elbisesini giydirdim
üzerine
Bana yalnızlığı hatırlatma
boğuluyorum.
Üşürsem / bir daha yaşama ısınamam
Çocuk.
Umudu sakladığım yıldızlar,/
uzağında Dünyanın
Özlem bulutlarının ardında saklı
sevda
Geceleri ağlayıp / çoğaltma
gökyüzünde yalnızlığımı
Haydi, yarına kapat/ gözlerini
kanatma çocuk.
Deniz mavisi gözlerinden içeceğim
umudu
Sen yeter ki, sakla,/ sıcak tut
rengini sevdanın.
Birlikte yıkacağız
Atom
güllerinin
Sahte çiçekler
açtığı dünyayı.
Özgür yaşanası günler adına, çocuk.
Ot değil ya / gün gelir özüne
baktıkça -
belki kendinden utanır insanlık.
Kaçarken azgın dişlerinden köpek
balığının-
Bir dal arar yarına tutunacak.
Ve o an başlar /
aydınlık günlere giden sınıf
savaşı, çocuk.
Gayrı gökyüzünde aramasın
yalnızlığın ayak izini
Bir yıldız sağanağına tutulur ki
gözler deme gitsin
Baştan sona hürriyeti yazar
yıldızlar
Ay doğar yar gecelere-
Ana kucağı sıcaklığında, çocuk.
Tanığım Çaresizlik
Yurtlar bölgesinden el sallarken
yaşam.
Demir aldık, Denizlerin
limanından.
Ki özgürlüğün duvarları örülmüştü
Gül kızılında umuda bir zaman.
Zulmün soğuk dalgası geçerken
-sevda denizinden.
Hürriyet tutkusu dibe vurmuş odtü,
de
Kaç celse daha kapanacak bilmem
yalnızlığıma..
Zorbalığa karşı baş kaldırırken
Düşer şehir eşkıyasının pususuna
hayat.
Şairlerde ölür, lo şairlerde ölür.
Bir şiir kalır şairden geriye
birde ozanın dilinde yanmış
türkü..
İnsan olmak aklıma düşünce,
anladım-
Suçluyum yaşadığım için.
Dağlarda susmuş yalnızlığım
ki Azrail, i konuşur rüzgârın.
Sızılı bir sancı yükselir
sınırların ötesinden
Pusudadır cellât vurulurum.
Kan tutar türküleri
şiirler akar dudaklarımdan, kızıl.
Türkü denizin martıları, gayrı
yaralı
Bir deli yalnızlık tutar
ellerimden.
Alıcı kuşlar dolanır semalarında
yurtlar bölgesinin.
Ömür ağacı yapraklarını döker
gayrı-
mevsim son bahar-
Tanığım çaresizlik-
ne gelir elden
Şairlerde ölür, lo şairlerde ölür
Konup geçerken, yüreği yaralı
denizlerden…..
Hangi limana çıkar bu yol
bilmiyorum
Yelken açtım gidiyorum
Sessiz bir mavi koyuluğuna,
Geri dönüş bileti yaktım.
Gelen günlere yüklemeye
çalışıyorum aşkı
Ne yana yönelsem, sana düğümlenir
çözüm.
Ki, aldırmıyorum artık geçen
zamana
Yaşadığım tüm öykülerde, sen
varsın.
Deniz mavisi gözlerine açtım
yelkeni
Bakışlarında karanfil derinliği-
Dudaklarında menekşe moru tazeliği
Şiirler tutuşur, düşer ardın sıra
yollara.
Gönül yarası kabuk bağlar mı
bilmem.
İççimde sızısı dinmeyen ağrılar
büyüyor.
Dedim ya geri dönüş biletini
yaktım.
Gözlerinin mavisinden kurtulsam
kaşlarının karasına çarpar,
dağılırım.
Sensizliğe uslanmaz bir çocuk
içimde.
Tanımlayamadığım türküler kanıyor
şiirleri tutsak günlere,
Bir bilsen ne kasırgalar yaşadı
bende aşk.
Ondandır, sana sürgün duygular
Dolanır durur gözlerimde.
Hapis Duygular
Mevsimini yitirmiş baharlardan
geldim.
Ümitlerin sıcaklığında sen varsın.
Hatırımda bir adın kaldı,
bir de gülüşün.
Günler hep aynı yerden yakar
hasreti.
Sebepsiz değildir içimdeki sıkıntı
Derinlerimdeki yangının dumanı,
vurur saçlarıma
Yüreğimin sızısı dökülür
gözlerimden
Aklaşır yaşam saçımın telinde.
Ne zaman gözlerinle öpüşse
bakışlarım
Usulca bir sızı iner yüreğime
Tutuşur duygular.
Kaç şiir yaralanır-
vurulur
hasretine bir bilsen.
Duygulara karlar yağarken düşerim
yollarına,
Çözülür buzulları gönül dağının
Zemheride başlarsın
Dökülmeye damarlarımdan
Son bahar yangını, başımda dumanı
tüten,
İçimdeki hapis duygular,
ayaklandırır hisleri
Dökülür gül dikeninin yarına
Uç verir ilkbahar sürgünleri.
Yeniden yaşanası
sevdalara,
Yarına Umut Kalsın
İçimde sonsuzluk denizine kanat
çırpıyor duygular.
Nerede soluklanır bilmem bu
çırpınış.
Bir daha gelmeyecek günlerin
Sevdalı yanık ezgisi dilimde
Sanki sessiz bir gemi, yaşam
Hayat limanından demir alan…..
Gözlerin suskunluğuna söz yetmiyor,/ ey sevgili
Sen tükenme ki,
Umut var olsun yarına…
Zulmün rüzgârı, ne kadar kuvvetli olursa olsun-
Koparamaz içimden sana olan duyguları..
Zulmün rüzgârı, ne kadar kuvvetli olursa olsun-
Koparamaz içimden sana olan duyguları..
Hiç bir güç sevda güneşin doğuşuna engel olamaz
Ki ondandır etrafımı çevirmiş çelikten duvarlar
Yüreğimdeki duyguları hapsedemez
içine
Gecem gözlerinden öpeceğim
Gecem gözlerinden öpeceğim
Gülüşlerinin aydınlığını…
Hangi bahara pranga vurabilirler ki,
Hangi bahara pranga vurabilirler ki,
Son bahara esir düşürsünler bu
sevdayı…
Açmasın çiçek, doğmasın güneş,
yok, öyle bir şey…
Al birazda yüreğimdeki isyanı oku-
Al birazda yüreğimdeki isyanı oku-
Ki, kıyıları nasıl yeşile yıkar
hayatı gör.
Yarının özlemiyle tarıyor gözlerim ufku.
Yarının özlemiyle tarıyor gözlerim ufku.
Nesnelerin anlamsız dünyası
diriliyor, aşk’a
Karanlığın sessizliğini/ yakar
türküler
Akmasını bilmeyen nehir yoktur
Ki yarın olmasın…
Doğmasa sensizliğin güneşi doğmaz,
anca-
Sana bakmayı unuttuğunda gözlerime
Olmazların korkusu var şimdi
içimde
Sensizliği düşünmek zifiri zindan…
Haydi, aç gözlerini ey sevgili,
Yarına umut
kalsın
Baksana: usulca bir şeyler kopuyor
hayatımdan…
Mademki Bu Fetva Bizim. İşte Boynum
Hiç bir tarife sığmıyor-
Yurdunda sürgün yaşamanın ağrısı.
Lekesi piç olan
kalbim, orta yerinde sevdanın
İçimde sır kaldı
duygular-
İnsan aşkıyla yanan…
Karanlık
girdabından geçer iken zamanın
İnancının gölgesine, yaslanmak isterdim
Yarına dair güzel olan her şeyi özlemek
İnancının gölgesine, yaslanmak isterdim
Yarına dair güzel olan her şeyi özlemek
Türkü tadında
kucaklamak gelecek günleri
Sevdanın gölgesine sığınarak yaşayanlar
sevgiye inancının sonsuz erdemiyle tutunurlar-
Yaşama
İmkânsız
deyiminin belini kırarak
Sonun
başlangıcına taşımak vardır hayalleri.
O an yüreğimde hükümsüz
kalır dinsel inanç-
Hiç bir acı sınırları bu kadar derinden sarsmaz
Şimdi gözlerimdeki
Hiç bir acı sınırları bu kadar derinden sarsmaz
Şimdi gözlerimdeki
Saklımda yakılan ışığı
sabahın.
Umut - şuncağız
bir şey işte,/
Sarsarak
uyandırır, ruhları çivilenmiş dağları.
İçimde dikiş tutmaz isyanlar, dem vurur yarına
İçimde dikiş tutmaz isyanlar, dem vurur yarına
Bakmayın
yanaklarındaki yağmur fırtınalarına
Gözlerimin
sağanağından kopan seller
Yıkar surlarını bu şehrin.
Çöktü baharlara
düşer yağmur taneleri
Etrafımı çevirmiş
kör duvarlar ey sevgili
Sevda seline sözler
yetmiyor, yetmeyecek
ODTÜ semalarından
yükselmiş
Felaket
habercileri misali
Tepemde alıcı, kuşlar
Hiç bir ışık yok
yarına, öteler sis bulutunda yar.
Biz hiç bir
kavgadan vazgeçmeyi seçmedik
Sevdaya kelepçe takılan sabahlardaki
İmkânsızlığı aşılmayı bekliyorduk yar gecelerde
Sevdaya kelepçe takılan sabahlardaki
İmkânsızlığı aşılmayı bekliyorduk yar gecelerde
Oturmuş yaramın
üstüne
Kar etmez zulüm karası
Ki, ne akşamın
karanlığı var, ne ışığı sabahın…
Baharı düşlerken,
felaket tohumlarını ektiler üstüme
Tutulacak biryanı
kalmadı yarının
ODTÜ yurtlar
bölgesinde imzalanmış infazım.
Şeyh Bedrettin
misali imzalıyorum idamımı
Ki, yarınlar
hakkıma açılan davalarla dolu.
Mademki bu fetva
bizim işte boynum
Susmuyorum ki
kimseler azat etmesin beni…..
İnsan Yaşamak Zor
Bu nasıl bir iştir bu nasıl yaşam
Tutunduğum dallar eğrilip gider
Dağlara vereyim dedin sırtımı
Yaslandığım ağaç devrilir gider
Uyuşturucu oldu zulmün markası
Tehdit edenlerin güçlü arkası
Yurtlar bölgesinde ölüm korkusu
İçimdeki zulüm boy verip gider
Bir zamanlar odtü gönül dağımdı
Halk için haykıran gençlik çağımdı
Özgürlüğe giden ilk durağımdı
Hasretim özümden sıyrılıp gider
Defterlere sığmaz ki ettikleri
Aşıma zehirdir katıkları
Başak tarlasına sürdüm itleri
Ardından yoksulluk haylanıp gider
Yedi nüfus kaldık yurdumda yetim
Kansızlıktan öldü sırtımda bitim
Havlayıp duruyor kapımda itim
Kemikten etlerim sıyrılıp gider
Ozan vurgun’ iyim ne gelir elden
Gayrı koku gelmez solmuş gülümden
Parçalanıp paylanmış bedenimden
Her gelen aç kurtlar pay alıp
gider
Zulmü
Anlatmak, mı Suç
Minareyi
çalan kılıfı bulmuş
Bizde
hiç kapanmaz açık hâkim bey
Okumuş
cahiller cellâdım olmuş
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
ODTÜ de
kırılmış bozuk terazi
Adalet
yasaymış hepsi farazi
Haklılığın
kapanmıyor yarası
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Hırsız
suçsuz kaldı mağdurlar suçlu
Mazluma
zulüm eden her şeyden güçlü
Anadolu
gibi yanıyom içli
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Ehli
beyti sevdim diye suçluyum
Tehditlere
doydu gayrı açlığım
Göz
koydukları üç kuruş harçlığım
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Damadım
alevi dara koydular
Ana
bacı bilmez diye kıydılar
İftirayla
garip boynum eydiler
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Özerlikte
diyorlar böyleymiş işler
Her
gelip gecenler bir rüşvet ister
Kansızlıktan
öldü sırtımda bitler
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Mademki
haksızlar: Haklıdan güçlü
Doğruluğun
yolu hep dolambaçlı
İnfaz
et beni ki aklansın suçlu
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Vurgun,
i divane kalmışım naçar
Her
önüne gelen bir dava açar
Zorbalar,
yoksula boş ömür biçer
Zulmü
anlatmak, mı? Suçum hâkim bey
Sende Kalmayı Özledim
Kaşlarının üstüne düşünce kâkülün
Dudaklarından gül suyu tazeliğinde geçerken
Savrulurdum Gülüşlerinin sevgi denizinde
Ben hep çocuk kalmak isterdim gözlerinde
Çıldırasıya yağan yağmurun altında
Sen yüreğinin götürdüğü yere yönelince,
Ben hüküm giydim-
Yüreğimin kuytusunda kaybolmaya.
Ki ben sende çocuk kalmayı özledim..
Oysa öpüşmeyi günah sayan gecelerde
Elim ellerinde sırım sıklım ter dökerken
Hayatıma anlam katan ihtiraslarla, yandım.
Sensiz öte diyarlara taşıdım yalnızlığımı
Bu şehrin ayaza kesmiş sokaklarında.
Yüreğimi cehennem ateşine koyarak gittin..
Bir bilsen nasıl çığlık çığlığa sensiz duygular
Dudaklarımda sızısı saklı Hasretinin
Dalıyorum gecenin ıslak kalbine.
Dudaklarımda sızısı saklı Hasretinin
Dalıyorum gecenin ıslak kalbine.
Teninin sıcaklığında yanmak istiyorum,
Dile geliyor sensizliğe tükenişim
Kucaklayarak hayalini:
Sensizliğe sarılarak öpüyorum kara geceyi
Yokluğuna avunmalar kalıyor yarına
Anılarımı salıyorum gün doğumuna
Akşamlar sen olup yeniden düşüyor kapıma
Başlıyorum sensizliğe yanmaya
Gecenin buz tutmuş dehlizinde
Düşlerimde sen olan uykuları özledim.
Aç gözlü on sekizlik delikanlılığımı,
Günün ağardığı yere soluksuz düşmek uğruna
Dizlerine başımı yaslayıp, aşk dilenmeyi-
Günün ağardığı yere soluksuz düşmek uğruna
Dizlerine başımı yaslayıp, aşk dilenmeyi-
Ben sende çocuk kalmayı özledim..
Abdullah Oral
Şimdi Seni Sevmek
Vardı
Seni nasıl özledim bir bilsen
Susuz toprağın yağmura hasreti misali-
Ne zaman aklıma düşsen/ tutuşuyor duygular
Gözlerimde Yağmur olup –
Sızıyorsun dudaklarımdan.
Şimdi yanında olup:
Öpmek vardı yanaklarından
Sevda Nehir’ine dayayıp dudaklarımı, su içer
gibi
Şimdi duman olmak vardı içtiğin sigarada
Her nefes alışında içine dolmak
Derinden den soluklanmak vardı-
Hiç hesapsızca dudaklarında gezinmek…….
Derinden den soluklanmak vardı-
Hiç hesapsızca dudaklarında gezinmek…….
Şimdi delicesine damarlarından akarak
İnmek vardı gözlerinden yüreğine.
Kalbinin derinlerinde oynaşmak aşk ile.
İnmek vardı gözlerinden yüreğine.
Kalbinin derinlerinde oynaşmak aşk ile.
Simdi seni sevmek vardı./yüreğimin
kızıllığınca
Dudağın dudağımda nefes nefese
Bedenimin bedeninde alevlendiğinde
İçine girerek sana kilitlenip dökülmek….
Geceye yayılan aşk fırtınasından sonra
Ter olmak vardı sabahlara soluksuz dökülen
Ter olmak vardı sabahlara soluksuz dökülen
Seni sevmek vardı, Günün ağardığı
yerden-----,
Yine seni sevmek/ bitimsiz bir aşkla
yeniden……
Yeni Başlangıçlar
Çekilmez
Yalnızlıkları Ekip Yüreğime
Nereye Böyle Ey Sevgili
Demek sende gidiyorsun ha
Ellerimi boş gecelere bırakarak
Dökerek gözlerimden hasretini
Bilmez misin
Sensiz sızılı bir nehir olur gözlerim
Yüreğim
Vurur kendini
Kıyılarına sevdanın.
Demek yürümedi ha
sende bu sevda.
Çoğalırsak sınırlarımı çürürdü
Büyük aşkların yüreğinde.
gidiyorsun demek:
Öyleyse,
çağır gelsin çiğ döken sabahları.
ayak izlerini toplayıp
silip götürsün ardından.
ötesi yok ağıtların.
Yangın yaraları üzerine dökülür
Yalnızlık ağrıları.
Çığlığı yarım kalmış
bir ömür sürüklüyorsun ardında
hasretin vurulup düşüyor uykularıma..
Demek gidiyorsun ha
Bir kalemde silerek sevgileri
Al avuçlarıma sinmiş gülüşlerini de götür.
Dayanamaz sensizliğe
kırılıp dökülür sensiz kalırsa bende.
Terk edilmiş aşklar
Yaşanmamış sevdalar der iken
Ağır ağır büyüyor bendeki yara
Son çırpınışları içimdeki serçenin
az sonra susar kalemim..
Dişliyorum yüreğini karanlığın
Geceler düşüyor yollara çığlık çığlığa
Aşkı nereye gizlemeli
Sevgiyi yaşamak yasak iken gönlünce.
Şimdi senden geriye
Yalınız üşümüş bir beden kaldı
Rüzgarlar hala adını fısıldıyor kulağıma..
Yüreğim herkesin sırtını sıvazlayıp
acıdığı bir yetim sensiz şimdi….
Nereye Böyle Ey Sevgili
Demek sende gidiyorsun ha
Ellerimi boş gecelere bırakarak
Dökerek gözlerimden hasretini
Bilmez misin
Sensiz sızılı bir nehir olur gözlerim
Yüreğim
Vurur kendini
Kıyılarına sevdanın.
Demek yürümedi ha
sende bu sevda.
Çoğalırsak sınırlarımı çürürdü
Büyük aşkların yüreğinde.
gidiyorsun demek:
Öyleyse,
çağır gelsin çiğ döken sabahları.
ayak izlerini toplayıp
silip götürsün ardından.
ötesi yok ağıtların.
Yangın yaraları üzerine dökülür
Yalnızlık ağrıları.
Çığlığı yarım kalmış
bir ömür sürüklüyorsun ardında
hasretin vurulup düşüyor uykularıma..
Demek gidiyorsun ha
Bir kalemde silerek sevgileri
Al avuçlarıma sinmiş gülüşlerini de götür.
Dayanamaz sensizliğe
kırılıp dökülür sensiz kalırsa bende.
Terk edilmiş aşklar
Yaşanmamış sevdalar der iken
Ağır ağır büyüyor bendeki yara
Son çırpınışları içimdeki serçenin
az sonra susar kalemim..
Dişliyorum yüreğini karanlığın
Geceler düşüyor yollara çığlık çığlığa
Aşkı nereye gizlemeli
Sevgiyi yaşamak yasak iken gönlünce.
Şimdi senden geriye
Yalınız üşümüş bir beden kaldı
Rüzgarlar hala adını fısıldıyor kulağıma..
Yüreğim herkesin sırtını sıvazlayıp
acıdığı bir yetim sensiz şimdi….
Yasak Doğduğumuz Uzak Topraklar
Bir yana geçip’te bakarken özlem
Açı bir tebessümle başlar her şey
Doğduğumuz yerde doymadığımızdan
Gurbet:
Yosun gibi yapışır içine insanın.
Ayrılığın tesellisi gülüşler
Yarı ağlamaklı dökülür gözlerden
Kan çanağı olur kanayan sızı içinde
Ellerinden endişesi dökülür
Bir daha
kavuşamamanın
Unutulmaz gülüşlerin
Saplanıp
kalır gözlere
Geçmişe baktıkça kanarız içten;
Alışılmışlığa yer yoktur
uzaklara dalıp gitmelerde,
Sonradan netleşir
Kafamızdaki soru
işaretleri
Ki, avutulmaya çalışılır yürek sızısı
Eksilmişliğinizin
acısıyla.
Nafiledir bütün serzenişler
Nafiledir bütün serzenişler
Yarını mümkün olmayan
Düşlere sığdırılmaya çalışılır an’lar
bahaneler üretilir ya unutmak için
bahaneler üretilir ya unutmak için
Sonra
kendine /kendinde inanamazsın.
Yurdunda Sürgünlük ağrıları_
oturur yanı başına bir daha kalkmaz
Taşımaz yıllar yorgunu ayaklar bedenini
Ki, varıp gitsen doğduğun topraklara.
Son nefes dudaklara tutunurda
Eksoz
gazlarından süzerek_
Dağlarım kokusunu çekeriz içimize.
Başlar karanfil kokulu hasret
Vurulur kalırız gelinciklerin kızıllığına.
Bazen ağır gelir
Soluduğun nefesleri anımsamak
Ağır gelir: yaşadığınız yerleri görememek
Alıp başını çekip gitmek istersin
Bir daha gelmemek üzere_
Dönüşü
olmayan diyarlara.
.
Gayrı yasaktır doğduğumuz topraklar.
Beylerin ayaklarını öpmedik diye
__Hüküm giymiştir insanlık onurun.
Yasaları yapanlar_
Onaylamışlar
köleliğini.
Ki, yasaktır sana gayrı kendi ellerin
Zulüm el verdi dağlardan
Kaşım üstünde, yuvalandı mavzer kurşunu
Vurulup düşmüşüm örgüsüne saçlarının.
Göksüme düşen çığlık/ yankılanır dağların başına,
Sevda türkülerinde bulduk kendimizi,
Karanlık gecede, el verdik, tutunduk yıldızlara
Bu dağlarda en güzel türküyü kurşun söyler
Halay tutar acılar çoban ateşi gibi
Şehirlerde bozguna uğramış bütün yeminler
Yasını tutarım mavzer sesinde ölenlerin
Suya hasret toprağın, yağmurla vedalaştığı gibi.
Dolun ay azaplığında karanlık gecelerde zulüm
Belirsizliğe boyun eğmiyor,/ umut dolu bakışlar
Yarınsızlığa, parçalanarak-
Büyümeye devam ediyor yüreğimde ağıt.
Yıldızlar, yararlar gecenin göğsünü ki,
Yol verirler ışık saçarak dağlarda umuda.
Bu kadarmış işte,/bir ömre biçilen zaman,/ demedik hiç.
Ayrılığa yoğrulmuş sözler notalanır dillerde
Düştüğüm yerde çoğalarak büyür direniş türküleri.
Ki, biz seher rüzgârında,
Kaç kez vurulduk kaldık.
Şimdi geceyi üşütüyor,/çıplak bedenim dağlarda…..
Ve su gibi akıyor avuçlarımdan
Ve su gibi akıyor avuçlarımdan
yeni başlangıçlara yeni hayatlar hala …….
Evrenin yasalarındandır,/ hiç bir şey dibe vurmadan yeni
başlangıçlara yönelemez,/ bu doğanın diyalektiğine tersinden bakmak, ve
kendimizi aldatmak olur.
Elbette yeni başlangıçlar olacak, ama, önce tüm dünyada,
emek dibe vuracak, ve yeni başlangıçlara yönelecektir arayışlar, ki- o gün
geldiğinde hiç kimse kendini bundan kurtaramayacaktır …….
ODTÜ, Kabemdi.
Bir çıkmaza vardı gitti de yolum
Ateşin içinde sel yaralanır
ODTÜ de zalimler eline düştüm
Konuşsan söz yanar dil yaralanır
Ederi kaç para bilmem çulumun
Aç kurtlar üstüne durmuş yolumun
Silahı iftira kanlı zalimin
Bülbül ahu zarda gül yaralanır
Hani Denizlerim Mahir Çayanım
ODTÜ de faşizme helalmiş kanım
Beynimde meşale oldu isyanım
Ateş duman tutmaz kül yaralanır
Ellerin Kabesi Arap’ın çölü
Benim Kâbe’m ODTÜ, üç Denizgülü
Dinim devrim iman halkımın yolu
Kurulur pusular yol yaralanır
ODTÜ de zalimler sarmış her yanı
Ne yaptık ki size gördük bu kini
Arap felsefesi nedeyim Dini
İçimde kor ateş çöl yaralanır
Her köşe başına hırsız koymuşlar
Garip abdal, halkı böyle soymuşlar
Bilimin adını rüşvet saymışlar
Tam kürekten kırık kol yaralanır
Anneme Mektup
Bırakmıyorlar ki Yaşayayım ANNE
Seni toprağa koyup hemen döndüm
diye üzülme anne
Bırakmıyor ki Ankara da açılan
davalar
Senin için biten yaşam bizim için
devam ediyor hala anne
Yüreğim satırları taşımıyor anne /
bu koca şehirde sensiz yapayalnız
Yine hüzün koca yaşamdan geriye
kalan/ gözlerimden sana sürgün sular dökülüyor
Sensiz yaşamak
ölümüm öteki adı anne.
Tükenmişliğimle başladım diye söze,
üzülme anne
Ne yapayım: alıcı kuşlar can talep
ediyor başımda
Aç kurtlar etime üşüşüyorlar daha
hesabımız bitmemiş ODTÜ de
Bırakmıyorlar
ki yaşayayım Anne.
Her önüne gelen bir dava açıyor
Kim diye sorma biliyorsun -damadıma
iftira atanlar
Beni ve çocuklarımı uyuşturucuyla
tehdit edenler: katlime fetva çoktan vermişler
Bu can gayrı benim değil kurtlar
sofrasında kalmışım, - bir kurban aranıyor ki ODTÜ, ye aklansın
Hırsız suçsuz: sucum insan olmak anne….
Düşmüşüm karanlık kanatlarına
zamanın
Acımıza saygıyı unutturdular anne-
ölülerimizi sahiplenmeyi
Sensizliğin acısı tarifi imkânsız
bir imge………….
Oysa senin hayalinle de olsa sevdası
kalbimin orta yerinde yaşamın
Bırakmıyorlar ki yaşayayım Anne.
İnsan olmanın en ağır bedeli
biçilmiş adıma - yüreğim hükümlüsü yaşanacak tüm acıların
Hangi dala tutunsam eğiliyor, kalemler kırık ne yana dönsem bıçağın
ağzındayım-
Boynum cellâdın
masat tutmaz baltasında anne.
Şimdi sensizliğe üzgün olmak /Koca
sevdadan geriye kalan
Sanma tükenmişliğimle yanarım- susmayışların
bedeli ölümmüş anne.
Yapılan bakıları unutmamak-
korkularını, zulmü anlatmak suçmuş-
Ki imkânsızlıkları yıkıp geçerdik
bir zaman - sonun başlangıçlarına taşımak için hayalleri
Affet gayrı gücüm kalmadı, Bırakmıyorlar
ki yaşayayım ……….
Yaşamak zoruma gidiyor Anne.
27 kasım 2007 de Annemi toprağa
verdim ve 28 kasımda ODTÜ yöneticilerinden birkaçının kantin soygununu
unutturmak için adıma açtığı davaya yetişmek için geriye döndüğümde o gece
rüyamda annemi gördüm onu toprağa koyup ölmesini beklediğimi ve ölümünden hemen
sonra kendini toprağa koyarak kaçtığımı ima eden düşlerle uyandığımda kan ter
içinde karşımda yukarıdaki şiiri buldum köyden geldiğimde bilgisayarın başında
içim geçmiş sızıp kalmışım….
Önce damadıma alevi olduğu için
iftira ettiler sonra kantin soyuldu yurt kamera kayıtlarının izlenmesi için
ısrar edince kantin işletmesini fesih ederek ODTÜ den gitmemiz istendiler
Aksi takdirde ODTÜ denetleme kuruluyla kantine
gelerek kendi bırakacağı uyuşturucuyu buldum diye denetleme kuruluna rapor
tutturacağını söyleyen yetkili kişinin tehditleri sonunda onların hazırladığı
fesih sözleşmesini imzaladım.
Ve sözleşme imzalandıktan sonra
kantin başka birilerine devredilene kadar ODTÜ de olmak zorunda idik ve bana
yapılan tehditleri gerçekleştirmelerinden korktuğum için yaşadıklarımı
antolojide sayfamda yayınladım ki dediklerini yaparlarsa daha önceden bunu
antolojide anlatmış olduğumu göstererek kendimi kurtaracaktım.
Antolojideki
sayfama birileri girerek bana damadım için anlattıkları iftirayı ben onlar için
yazmışın gibi göstererek yazdığım yazıları değiştirip birer çıktı almışlar ve
kendileri damadım hakan için bana anlattıkları iftirayla damadımı ODTÜ ve
kantinden uzaklaştırdıkları halde ben onlar için yazmışım gösterdiler ve
ardından da başladılar hakaret davaları açmaya.
Oysa
aldıkları çıktılarda bana yapılan uyuşturucu tehditleri silinmiş ve kamera
kayıtlarının izlenmesini istediğim için kantin sözleşmesinin fesih
ettirildiğini yazmıştım silinmiş.
leşme